Evet, o evliydi... Ve de çocuğu vardı. Benden bunu saklamıştı. Öğrendiğim o an dünya başıma yıkıldı.Kalbimdeki sızıyı tarif edemiyordum. Göz yaşlarım sel olmuş akıyordu.Gittim ,ondan uzaklaştım. Arkama bile bakmadım. Yüreğimdeki o büyük aşkla beraber ben de yok olmuştum.Bana yapılanları, söylenen yalanları kendime yakıştıramıyordum. Ama o benden vazgeçmemişti. Çok savaştı yeniden birlikte olmak için. Aileme kabul ettirmeyi başardım ve yeniden başladık. O eşinden ayrılmıştı.
Daha da kenetlenmiştik. İleriye yönelik planlar yapıyorduk.Hayaller kuruyorduk. Evlilik fikrini aileme de anlatmıştım. ’Mutlu olacağına inanıyorsan sen istediğini yap dediler. Mutluydum. O küçücük yüreğim ’pıt pıt’ atıyordu. Ama yine ters giden bir şeyler vardı. O yine değişmişti ve benden uzaklaşıyordu. Buna dayanamayıp bitmesi gerektiğini söyledim ona. Tereddütsüz kabuk etti. Telefonlara yanıt vermiyor, beni aramıyordu. Doğum gününde onu aradım. Ama telefona çıkan bir kadındı. Yine yıkıldım. Öğrendim ki benden ayrıldığı süre içinde ikinci kez evlenmişti. Üstelik de ondan da kısa süre içinde ayrılmış sekreteri ile çıkmaya başlamıştı. Yaşadıklarıma inanamıyordum. Bu durumu birde aileme anlatmak vardı. Neyse ki onlar çok olgun davrandılar. Ama ben hala o yalancı insanı düşünüyordum. Aradan altı ay geçti kendimi zar zor toparlamıştım. Bir gün beni aradı.
Beni sevdiğini unutamadığı her şeyi unutup yeniden başlayabileceğimizi söyledi. O anda içimdeki büyük sevgi nefrete dönüştü. Ve onu reddettim. Şimdi ayrılığımızın yedinci ayındayız onu unutmadım. Hayatıma kimseyi sokmadım. Erkeklerden hep korktum. Yine aynı şeyleri yaşamak, yine aynı acıları çekmekten korktum. Biliyorum ki hayatımda kimse olmayacak. Çünkü o beni bu genç yaşımda hayata küstürdü, toprağa gömdü. Ona son sözüm şu: Bana bunları yaşattığın için hayatın boyunca sende mutlu olma.